Imân Günahlari Temizler
Dıhye-i Kelbi, imân etmeden önce zengin bir Arap melikiydi.Peygamber Efendimiz, onun müslüman olmasını çok arzu ederdi. Zirâ mevkii, itibarı ile etrafında ona bağlı yediyüzden daha fazla kişi vardı. Onların da İslâmiyet ile şereflenmeleri kendisine bağlıydı.
Dıhye-i Kelbi, müslüman olmak isteyince Cenâb-ı Hak, Resûl-i Ekreme bir sabah namazından sonra vahyederek Dıhye'nin kalbine imân tohumunun atıldığını) bildirdi. Biraz sonra Dıhye, Mescid-i Nebeviye girdi. Peygamber Efendimiz omuzlarındaki elbisesini yere serdiler. Oraya oturmasını işâret buyurdular.Peygamber Efendimiz bu keremini gören Dıhye'nin gözlerinden yaşlar boşandı. Hürmetle, saygı ile ''Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve Eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlühû'' diyerek hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Peygamber Efendimiz sordu:
-Niçin ağlıyorsun?
-Yâ Resûlallah! Ben çok büyük günahlar işledim. Bu günahlarımın keffarati nedir? Malımın, mülkümün sadaka olarak verilmesi mi, yoksa öldürülmem mi gerekiyor?
-Ey Dıhye, nedir günahın?
-Yâ Resûlallah! Câhiliyet devrinin âdetine uyarak kız çocuklarımı öldürmüştüm.
Tam o sırada Cebrâil aleyhisselâm gelerek:
-''Yâ Resûlallah! Allahü teâlâ müslüman olanların cahiliyet devrindeki günahlarını affetti'' buyurdu.
|