iSLaMFaN
  Hz.Hamza Efendimiz
 
ßir Damla Hazreti Hamza
Ümmeti Muhammed’in (s.a.v.) Firavun’uydu. Ebu Cehil’di. Yine Peygamber Efendimize (s.a.v.) hakaret etmişti.
Allah’ın (c.c.) arslanı, arslan avcısı Hamza son avından dönüyordu. Abdullah b. Cud’an’ın cariyesi önünü kesip Ebu Cehil’in yeğenine hakaret ettiğini söyledi…
Hamza’ydı bu… Göğün yedinci katında Allah’ın arslanı diye şanı yüceltilecek olan Hamza’ydı. Dayanabilir mi Ebu Cehil’in bu pervasızlığına?!
Doğruca Harem-i Şerif’e gitti. Zira Ebu Cehil oradaydı. Hiç kimseye hiç bir şey sormadan Ebu Cehil’in üzerine fırladı. Elinde ki yay Ebu Cehil’in kafasını yarmıştı.
Ebu Cehil’e ve yanındakilere korkusuzca meydan okudu. Zira o gözünün gördüğü hiçbir şeyden korkmazdı. O ölümü korkuturdu…
Alemlere Rahmet (s.a.v.) o günlerde artan işkencelerden dolayı ashabından Erkam’ın evinde kalıyordu. Allah’ın (c.c.) Arslanı doğruca Erkam’ın evine gidip Fahr-i Kainat Efendimizin önünde Kelime-i şahadet getirdi.
Artık Müslümanlar daha da güçlüydü. Resulullah (s.a.v.) daha sevinçliydi. En cesur, en hayırlı amcası artık müslümandı, yanındaydı…
Medine’ye hicretten sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.) iki kişi,iki kişi olmak üzere mü’minleri birbirine kardeş yapmıştı. Hz. Hamza’nın kardeşi Alemlare Rahmet’in (s.a.v) sevgilisi Hz. Zeyd’di.
İlk seriyye’nin komutanı da Hz. Hamza’ydı…
Bedr’in arslanı da O’ydu…
Uhud’un kahramanı da şehidi de yine O’ydu…
Allah (c.c.) ve Resulü (s.a.v.) O’ndan razı, O’da Allah (c.c.) ve Resulünden razıydı…
Selam sana ey şehitler sultanı… Selam ve Dua ile

-----------------------------------------------------------------------------

Hz. Hamza nın gözünde ölüm...
 
Hz. Hamza nın gözünde ölüm...
Hz Hamza yaşlı halinde savaşlara zırhsız girmeye başlamıştı. Ona:

- Sen genç ve daha güçlü olduğun zamanlarda bile ihtiyatı elden bırakmaz ve zırhsız gezmezdin. Şimdi kocadığın halde bu tedbirsizlik nedendir? Niçin "Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın" emrine uymazsın, dediler. O da:

- O zaman bana dünyayı terketmek bir yokluk gibi, bir ejderin ağzına atılmak gibi görünürdü. Kimse kendini ejderin ağzına atmak istemez. Ama şimdi ben bir sevgiliyi arar gibi ölümü arıyorum.

Ölüm benim için bir tehlike değil ki ondan kaçayım. Kimin için tehlikeyse ölümden o kaçsın ve "Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın." emrine o uysun. (4/ 131) Demek ki ölümün çirkinliği gidince o hal artık ölüm olmaz. Zahiren ölüm gibiyse de aslında o bir kavuşmadır. (4/177)

Bu hikâyeden de anlaşılıyor ki ölüm herkese kendi rengindedir. Ölüm, ölümü kahır görenlere kahırdır ama lütuf görenlere ferahlıktır.

Ölüm bir aynadır; saf ayna iyiyi de kötüyü de göstermekten çekinmez. Sen ölümden korkup kaçıyorsun. Bil ki asıl seni kendi çirkinliğin korkutmada. Madem ki bu dünya gurbet ve çile ve madem ki ahiret esenlik yurdudur; o halde iyi insanın ölümü bu dünya zindanından ve ten kafesinden bir kurtuluştur. "Zindanın bir burcunu yıksan bundan zindandakilerin gönlü incinir de hiç; yazık bu güzel mermer, zindanın burcunu süsleyen o güzel taş kırıldı der mi? Da rağacına götürülenler dışında zindanı dışarıya kim tercih eder?"

Hz. Mevlânâ buna örnek olarak da şunu veriyor:

"Kafes içinde bir kuşu bahçeye koysan zavallı kuş dışarıdaki hemcinslerine özenir, bahçeye çıkmaya can atar. Bunu başaramasa bile o hevesle başını ayağını dışarı çıkarır. Ama hemen yanıbaşında pusuya yatıp onun çıkmasını gözeten bir kedi varsa o zaman can korkusuyla ister ki kafesin içinde yüz kafes daha olsun." İşte ölümden korkanlar gerçekte ölümün arkasından gelecek olan şeyden korkanlardır.

Kayan Yazı
 

VEDA HUTBESİ

(9 Zilhicce l0 H./8 Mart 632 M. Cuma)
Peygamberimiz Hz. Muhammet (s.a.s.) Vedâ haccında, 9 Zilhicce Cuma günü zevâlden sonra Kasvâ adlı devesi üzerinde, Arafat Vâdisi'nin ortasında 124 bin Müslümanın şahsında bütün insanlığa şöyle hitabetti.

Bismillahirrahmanirrahim
"Hamd Allah'a mahsustur. O'na hamdeder, O'ndan yardım isteriz. Allah kime hidâyet ederse, artık onu kimse saptıramaz. Sapıklığa düşürdüğünü de kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki; Allah'dan başka ilâh yoktur. Tektir, eşi, ortağı, dengi ve benzeri yoktur. Yine şehâdet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve Rasûlüdür. "

Ey Nâs!

Sözümü iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedî olarak bir daha berâber olamayacağım.

İnsanlar!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay, bu şehriniz Mekke nasıl kutsal bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, nâmus ve şerefiniz de öylece mukaddestir; her türlü tecâvüzden masûndur.

Ashâbım!

Yarın rabbınıza kavuşacaksınız. Bugünkü her hâl ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız. Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsinler. Olabilir ki, bildirilen kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlayarak hıfzetmiş olur.

Ashâbım!

Kimin yanında bir emânet varsa, onu sâhibine versin . Fâizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Fakat aldığınız borcun aslını ödemek gerekir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle bundan böyle fâizcilik yasaktır. Câhiliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz de Abdülmuttalib'in oğlu amcam Abbas'ın fâiz alacağıdır.

Ashâbım!

Câhiliyet devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası, Abdülmüttalib'in torunu (amcalarımdan Hâris'in oğlu) Rabîanın kan davasıdır.

Ey Nâs!

Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu konuda Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah'ın emâneti olarak aldınız. Onların nâmus ve ismetlerini Allah adına söz vererek helâl edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki haklarınız, âile nâmusu ve şerefinizi kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer onlar sizden izinsiz râzı olmadığınız kimseleri âile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe dövüp korkutabilirsiniz. Kadınların sizin üzerinizdeki hakları ise, örfe göre her türlü (meşru ihtiyaçlarını), yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.

Mü'minler!

Size iki emânet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. Bu emânetler, Allah'ın kitabı Kur'ân ve O'nun Peygamberinin sünnetidir.

Ey Nâs!

Devâmlı dönmekte olan zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü duruma dönmüştür. Bir yıl, l2 aydır. bunlardan 4'ü Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep hürmetli aylardır.

Ashâbım!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden nüfûz ve saltanatını kurma gücünü ebedî olarak kaybetmiştir. Fakat size yasakladığım bu şeyler dışında, küçük gördüğünüz şeylerde ona uyarsanız, bu da onu sevindirir. ona cesâret verir. Dininizi korumak için bunlardan da uzak kalınız.

Mü'minler!

Sözümü iyi dinleyin, iyi belleyin. Rabbınız birdir, babanız birdir. Hepiniz Âdem'densiniz, Âdem de topraktan yaratılmıştır. Hiç kimsenin başkaları üzerinde soy sop üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük, ancak takvâ iledir. Müslüman müslümanın kardeşidir. Böylece bütün müslümanlar kardeştir. Gönül hoşluğu ile kendisi vermedikçe, başkasının hakkına el uzatmak helâl değildir. Ashabım! Nefsinize de zulmetmeyin. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır. Bu nasihatlarımı burada bulunanlar, bulunmayanlara tebliğ etsinler.

Ey Nâs!

Cenâb-ı Hak Kur'an da her hak sahibine hakkını vermiştir. Mirâsçı için ayrıca vasiyyet etmeye gerek yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa, ona âittir. Zina eden için ise mahrûmiyet vardır. Babasından başkasına soy (neseb) iddiâsına kalkışan soysuz, yahut efendisinden başkasına intisâba yeltenen nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lânetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın. Cenâb-ı Hak böylesi insanların ne tevbelerini ne de adâlet ve şâhitliklerini kabûl eder.

Ashabım!

Allah'tan korkun, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, malınızın zekatını verin, âmirlerinize itaat edin. Böylece Rabbınızın Cennetine girersiniz.

Ey Nâs!

Yarın beni sizden soracaklar, ne dersiniz? Ashâbı kiram:

Allah'ın dinini teblîg ettin, vazîfeni hakkıyla yaptın, bize nasihat ve vasiyette bulundun, diye şehadet ederiz, dediler.

Rasûlüllah (s.a.s.) mübarek şehâdet parmağını göğe doğru kaldırdı, cemâat üzerine çevirip indirdikten sonra üç defa:

Şâhid ol Yâ Rab!

Şâhid ol Yâ Rab!

Şâhid ol Yâ Rab!

buyurdu.

 
            RuZGaR BuLuT

 

 
 
  Bugün 22 ziyaretçi (225 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol